Girişimcilik Ekosisteminde Gündem; Girişimci-lik Kazansın
Girişimcilik Ekosisteminde Gündem; Girişimci-lik Kazansın
Kavram olarak girişimciyi ilk kez Cantillon 1755 yılında, girişimcinin risk alma özelliğini vurgulayarak yapmış. “entrepreneur” veya “entreprendre” ise bir şey yapmak anlamına geliyor.
Risk alıp, riski yöneterek bir şey yapan bu kişiler, ülkelerin ortalama ekonomik büyümelerinin üzerinde bir gelişme gösterdiği için son derece önemli. GEM raporları bunu defaatle vurguluyor. Bu nedenle girişimcilerimizi veya girişimcileri ek vergi kararları ile yormamak veya bu ekosistemi bu şekilde resesyona sokmamak lazım diye düşünüyorum. Girişimlerimiz yatırım almaya, yatırımcılarımız da yatırım yapmaya devam ettiği sürece turcon hedeflerinin tutturulmasının mümkün olacağına inanıyorum.
*https://www.cnnturk.com/turkiye/ulusal-teknoloji-girisimciligi-stratejisi-aciklandi-turcorn100-programi-basladi
Türkiye’de girişimciliğin gelişimini özetlemek istersek, ilk çalışmalar 80’lerde başlanmış, 90’lı yıllarda girişimci sayıları artmaya başlamış ve 2000’lerde ise girişimciliği destekleyen kurum ve kuruluşların sayısı artmıştır. Özellikle KOSGEB, TÜBİTAK ve İŞKUR önderliğinde farklı birlik, vakıf ve dernekler tarafından çeşitli destekler verilmiş. 2000’li yıllarda başlayan AB projeleri güçlü bir altyapının temellerini atılmış.
Günümüzde ise en aktif destek mekanizması olarak, kitle fonlama en çok duyduğumuz “yatırım” destek faaliyeti olarak gözüküyor. Sadece buralarda yer alan girişimlerin değerlemeleri, düzenlenen kampanyalar, girişimlerin potansiyeline dikkat etmek lazım. Bu enstrümanı, yatırımcıları küstürmeden iyi niyetle kullanmak lazım.
TÜBİTAK 1512 BİGG programı, ekosistemin en önemli destek mekanizması konumunda. Yeni çağrısı nasıl bir etki gösterecek onu göreceğiz.
*https://www.linkedin.com/posts/ahmetsefabir_biaovgg-activity-7046786213017444352-5rLW?utm_source=share&utm_medium=member_desktop
TÜBİTAK BİGG+ programı da çok iyi düşünülmüş bir program ama uygulamalarında ciddi sıkıntılar var. Bir önceki çağrının kapanışlarında bunu ciddi şekilde gördük. Umarım yeni çağrıda benzer sorunlar olmaz ama önce çağrının başlaması lazım tabi. Bu tarafta yeni istihdam yaratmış kurumlar, başvuru yapmış TEYDEB destekli KOBİ’ler uzun süredir beklemeye devam ediyor.
Üniversiteler, son zamanlarda özellikle belediyeler ve özel girişimler aracılığıyla girişimciliğin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapıyorlar. Teknopark, Teknoloji Transfer Ofisi, Girişimcilik Merkezi, Kuluçka Merkezi gibi yapılar sürekli kuruluyor. İnşaatların yüksek yapım maliyetleri ile %100 uzaktan çalışma imkanını optimize etmemiz gerekebilir. “iş seraları” gerçekten iş üreten, risk almış ve gerçekten bir şey yapma iştahında olan girişimlere açılabilir. Bu yapıların kira-kiracı ilişkileri dışında, gerçek veri odaklı bir role geçmeleri her şeyi olumlu olarak değiştirebilir.
Türkiye’de ilk risk sermayesi 93’te çıkan mevzuat ile başlamış. Vakıf Risk öncülüğü yapmış ve destekler vermiş. Günümüzde bankalar, girişimcilik ekosistemi için güzel çalışmalar ve yapılar tasarlayıp uyguluyorlar. Fakat şunu da kabul etmek lazım ki bir girişimci, kredi ile büyümez, standart kredi tahsis süreçleri ile değerlendirilemez ve KOBİ gibi analiz edilemez. Yeni bir bakış açısıyla bu kurumların ekosisteme dahil edilmesi gerekiyor.
Özetle; girişimlerin bu kadar risk aldığı ve aksiyon gösterdiği bir ortamda kuluçka merkezlerinden belediyelere, bankalardan teknoparklara, GSYF’lerden kamu kurumlarına kadar ekosistemin tüm oyuncularının, ekosistemi dinleyerek, “entreprendre” , bir şey yapması lazım. Birileri muslukları açacak, birileri yeniden tasarlayacak, birileri yeniden düzenleyecek v.b. bu şekilde artık girişimler de kazanacak.
Kategoriler
Son Gönderiler